BÜYÜK DEPREM,
BİREYSEL ve TOPLUMSAL TRAVMA, ULUSAL YAS
Bu yazıyı yazarken Büyük Depremin ardından onuncu güne ulaştık. Hem bireysel hem de kolektif çoklu travmalar deneyimliyoruz. Bu gerçekten de çok zor bir deneyim. Yardım edebilmekle o kadar meşgulüz ki, kendimizi unutabiliyoruz. Kendin için güvenli bir çevre yaratabiliyor musun? ne kadar iyisin? merkezindesin? Bu giderek daha da önemli hale gelecek, çünkü yapılmasına ihtiyaç duyulanlar bitmeyecek. Eğer kendinde bir iyilik yaratamazsan yaptığının bir etkisi olmaz. Bireysel travmamızı bypass ederek kolektif travmaya geçiş yapmak durumunda kaldık, yine de eğer göçük altından birini çıkaran veya depremi yaşamış bir yakınına destek olan kişi yeterince dengede değil ise daha da travmatize edebilir. Grup olarak çalışanlar evlerde olanlardan farklı deneyimliyor, sen şu an neresindesin? Birebir depremi yaşayan, kayıpları olanlar zaten her 7 kişiden biri, senin kayıpların neler? nasılsın?
Herkes aşırı düşünmekten uyuyamıyor, aşırı düşünme bir ayrılma sorunudur, kişi duygularından ayrışınca aşırı düşünmeye başlar. Hangi duyguları kendinde fark ediyorsun? bunu kendine sorabilmen çok önemli. Suçluluk, utanç, suçlama, öfke, üzüntü tüm duygular ağırlığınca kalbimize otursa da her türlü duygu ruhumuzdan geliyor, bir işlevi var, onlar ile ne yaptığımız yani eylemlerimiz önemli, duygular sahici ve önemlidir.Toplum olarak uykudan uyanmamız gerekiyor. Yeniden yapılanma için yüksek bir değerlendirmeye ve var olan eski düşünce kalıları ve davranışların ötesinde seçim ve eylemlere ihtiyacımız var. Var olan eski düşünce kalıplarımızı bırakmak için ise duygularımız ile temas kurmalıyız. Temas etmeli, hissetmeliyiz. Yasımızı yaşamalıyız, deprem sonrası kalp krizi oranlarının %118 arttığını biliyor musunuz? Ya da intiharların?
Ve bilinçdışı kayıtları da aşırı aktive edecek bu deprem.
Eski düşünce kalıplarının değişmesine ihtiyaç duyduğunda bu hemen olmuyor. Bunu sağlayan kalplerimizdeki acı ve yaşadığımız tanıklıktır. İnsani bir dramda tüm ayrılıklar ortadan kalkıyor. Şu anda herkeste böyle değişiklikler oluyor ve kendimize ve başkalarına karşı anlayışlı olmalıyız. Herkeste yas aynı anda verilen aynı süreçlerle olmuyor.
KENDİ KAYNAKLARINA ULAŞMAK
• Nerede katkı sunabiliriz? Ne yapsan daha iyi? Nereye nasıl yardım göndermen en iyisi? Kendi gerçek katkının olacağı şey için beklerken sabırlı ol, elinden geleni yapabilir ve daha fazlasını yapmaya ya da ihtiyacı karşılamaya hazır olduğunda bilginin geleceğini de bil.
• Bu bir yardım yarışı değil, yardım ederken en çok ihtiyaç olanı, en çok ihtiyaç olan zamanda yapabilirsin ve bunun reklamını yapmana gerek yok. Bu bir yardım yarışı değil.
• Kolektif olarak bir araya gelmeliyiz. Kişi belki şu an düşmanca duygulara hizmet ediyorum veya çatışma yaratıyorum diyebilmeli. Veya etki yaratmak için bireylerin, çocukların acı içindeki fotoğraf ve görüntülerini paylaşmamalı. Aşırı gayret içinde olduğunu fark ettiğinde bazen bir şey yapmamak ta akıllıca olabilir.
• Seni nelerin tetiklediğini fark edebilmen çok iyi olur. Tetiklendiğimizde bir gelecek olmaz. Çaresizlikte sıkışıp kalırız. Korkmama gerek yok! diyebilirsin. Şu ana ait tepkiler için şu ana geri dönmelisin. Tepkisel değil etkili çözüm ve eylemler ile şu an, an ve an yeni bir geleceği yaratıyoruz. Buna inan….
• Neyi çekmek istiyorum? Adım adım… sonra bir bakmışız yol olmuş, şu an ortak tarihimizi yazıyor olduğumuza güven.
• Daha fazla belirsizliği tolere edebilmeye ihtiyacımız var, bunca büyük çöküş ve kayıptan sonra; Sonra ne gelecek? Nasıl olacak ? bilmesek de “tamam” diyebilmeliyiz. Henüz kendini göstermemiş olanın oluşmasına nasıl yaratımımızla katkıda bulunuyoruz? O da şu an ile ilgili, şimdiki anında nasıl varoluyorsun? O geleceğimize adım adım etki ediyor. Şimdi duygularımızı fark edip kabul edince, bu bizi daha fazla düşünmekten alıkoyduğunda içsel kaynaklarımızla bağlantı kuruyoruz. Bu çok önemli. Atalarımız göçler, savaşlar, açlık yaşadı. Ve onların tüm deneyimi içsel kaynaklarımızda. Bu değişimi getiren şeylerden biri. Biz Anadolu topraklarındaki en gelişmiş insan topluluğuyuz. Tüm dikkatimizi kendimize ve şu anda nasıl hissettiğimize verebildiğimizde, kendimizde tekrar merkezlendiğimizde dönüşüm ve iyileşme ile ilgili en büyük kaynakla ilişki kurmuş oluyoruz. Bu sensin…. İnan bu sensin.
Bazen doğru yanıtı hemen bulamayabiliriz. Tamam olsun, bileceğim! diyebilmeliyiz.
İnsan olarak sınırlarımız olduğunu da kabul edebilmeliyiz. Her şeyi kontrol edemiyoruz, sadece kendimizin yanıtının ne olacağını seçebiliyoruz.
Devlet dediğimiz yapının aslında bireyler olduğunu da görebilmeliyiz. Sağlık bakanlığı 200.000 den fazla kişi ile aşırı aktif çalışıyor örneğin. Yani moral bozukluğu zaman ve enerji yitirmemize yol açıyor. Her şeyin zamanı gelecek, adaletin de,
Kendimizi toplum olarak aşırı eleştirel yargılamaktan ve özgüvenimizi kaybetmekten korumalıyız. Bu deprem 2000 yıldır Anadolu’da olan en büyük deprem ve dünyadaki en büyük olma yolunda ilerliyor. Tam olarak ne olduğunu zamanla anlayacağız.
Acımız çok büyük ve ne olur, her gün biraz kendin ile baş başa kalıp, bedeninde, nefesinde kalbinde nasıl olduğuna odaklan? Değilmi ki mayanda Anadolu var veya sana da bulaştı, Atalarının bu gezegendeki en eski, en kadim topluluklar olduğunu hatırla, Göbeklitepe’yi hatırla, tüm diğer uygarlıkları, nereden geldiğini? kim olduğunu hatırla,
Her zaman sevgi ile bağlantıdasın ve aslında sen sevgi dolu bir farkındalıksın….
Dr. Sema İlhan