Yazılarım

Korona virüsü gezegenimizi dolaşıyor ve tarihte hiç olmadığı kadar hızlı bir virüs, buna bağlı bilgi yayılıyor. Çünkü artık daha kalabalığız, daha çok dolaşıyor ve birbirimize temas ediyoruz. Üstelik çevreyi tüm limitleriyle zorladık ve teknolojik gelişmeler de insan ve diğer canlılar üzerinde önemli etkilerde bulunuyor.

Koronanın tetiklediği senaryo herkeste farklı. Bir homeopat olduğum için hastalarım arıyorlar, acil çantalarından akut durum remedileri arasından ilaçlar seçiyoruz. Şimdilik iyileşiyorlar ve ileri incelemeye gerek kalmıyor, tabii ileri tetkik gerektiren önemli sıkıntılar olmadığından test yapılmadığı için etken ne bilemiyoruz. Fakat viral tablo iyileşiyor. Zaten insan doğasında iyileşmeyi sağlayan temel bir yaşam enerjisi ile dünyaya geliyor ve koronadan da iyileşmemizi sağlayan da tam olarak bu… Homeopatik açıdan bu yaşam gücümüz, Türkçe’de can dediğimiz… Homeopatinin yaptığı da yaşam gücünüzü tekrar eski dengesine getirmeye çalışmak. Korona ya da tüberküloz vs olsun, bulaşıcı hastalıklara verdiğimiz yanıtı etkileyen bir sağlık düzeyimiz var. Hepimiz şu anda farklı sağlık düzeylerindeyiz. Doğduğumuz ilk andan beri hepimiz eşit değildik. Farklı sağlık düzeylerinde olmamızı sağlayan pek çok faktör var. Sağlık düzeyi düşük olanlar, risk grupları dediğimiz ve ölümlerin en çok olduğu grupta yer alan kişilerdir. Tabii ölümlerin çok görüldüğü grupta yer alan sağlık personeli de sürekli vücudunun başedebileceğinden fazla virüs alıyor oluşundan, aşırı çalıştırılmaktan, bu sırada yeterli dinlenememek ve beslenememekten kaybediliyor ki; bu aslında kabul edilebilir değildir.

Corona yeni bir virüs olarak oluştuğu andan itibaren tüm dünyayı dolaşacaktır, Virüs her temas ettiği insanda yeni bir hal almakta ve giderek zayıflamaktadır. Şu anda evde kalmamızın nedeni oluşacak aşırı sağlık telebinin karşılanmasındaki zorluk, ileri yaş ve riskli diğer gruplaraki bağışıklık yanıtınn düşüklüğü nedeni ile çok olan ölümlerin engellenmeye ve olası bir aşı ve tedavi geliştirilmeye çalışılmasıdır. Yapabileceğiniz en önemli şey evde kalmak ve bu arada bağışıklık sisteminiz için yaşamınızı yeniden gözden geçiririken kendinizi korona ve diğer başka gelecek virüslere hazırlamanızdır. Uzun süre köşe kapmaca oynayamayacağımız kesin… Er ya da geç hepimiz korona ile karşılaşacağız.

Problem ne ; Şu anda hissedilen kaygı ve panik hali problemin kendisi Koronadan büyük bir yer kaplıyor olabilir mi hayatımızda? Birden büyük bir şey herkese işini gücünü, planlarını, hayallerini, herşeyini bıraktırdı ve herkes rakamlar ile olasılıklar arasında kendisii le başbaşa kaldı. Sen bu probleme nasıl bir karşılık veriyorsun? Neler yapıyor veya yapmayı planlıyorsun? Bu stres dayanılabilir mi? Kişisel ve ulusal tüm korkular ve gölge yanlar bir bir ortaya çıkmaya başladı. Karakteriniz kendisini abartılı bir şekilde yansıtırken, merkezinizde veya dağılmış durumda buluverdiniz kendinizi,

Şimdi durup bu problemi anlamaya çalışırken kendini oyalamak, sakinleştirmek veya iyileştirmek için herkes farklı şeyler yapmaya koyuldu, okunmamış kitaplar, internetten izlenen ücretsiz konserler, filmler , yoga yapma, dua, küresel meditasyon yapanlar oldu veya alışverişe gidip depoları doldurarak krize hazır olmayı seçenler oldu. Ne yapıyor olursak olalım kırılganlğımızı ve doğa karşısında deprem vs gibi doğa olayları dışında başka bir tür kontrolü yitirişimizi deneyimledik, birbirimize ve dünyaya sürekli dokunduğumuzu ve her dokunmada sürekli mikroorganizma alışverişinde bulunduğumuzu… ve birbirimize ne kadar da bağlı olduğumuzu, açıkçası aynı havayı soluduğumuzu çok net hissettik, Aynı havayı soluduğumuz müddetçe de bir gün korona ile karşılaşmamız gerçekleşecek. Yani ilginç olan hava kirliliğinden ölümler daha fazla iken korona ile ölümlerden dehşete düştük. Oysa hava kirliliği, kimyasal veya radyoaktivite kirlilikleri zaten hergün bir ülkeden diğerine sınır tanımadan dolaşıyor.. Bana göre Korona ciddi bir uyanış yapmamız konusunda bizi uyarıyor. Kişisel fikrim bu bizi kalıcı olarak etkileyecek önemli bir deneyim ve biz bundan nasıl çıkacağımızı seçebiliriz. Yaşam gücümüzü arttırmayı, sağlık düzeyimizi yükseltmeyi, mikroorganizmalar ve insan arasında yaşamın başından beri süregelen evrimsel birbirini geliştirici ilişkisinden korkmamayı öğrnebiliriz. Virüsten ve birbirimizden korkarak yaşamaktansa, kendimizi ve gezegenimizi daha dengeli hale getirici seçimlere yoğunlaşabiliriz.

Yaşam enerjinizi ve sağlık düzeyinizi artttırmak üzerine öneriler, basit görünmekle birlikte yaşam biçiminizde önemli değişimler talep ederler fakat sıklıkla da herkes için ulaşılabilir ve ucuzdurlar. Zaten içimizde sürmekte olan iyileştirici süreçlere dair farkındalığımızıve desteğimizi isterler.

İçimizde sürmekte olan iyileştirici süreçleri  4 düzeyde gözden geçirebiliriz.

  1. Fiziksel İyileşme
  2. Duygusal İyileşme
  3. Zihinsel İyileşme
  4. Ruhsal İyileşme

Fiziksel iyileşme

iyi bir uyku ile bedenimiz dinlenir ve onarılır. Uyuduğumuzda epifiz bezinden melatonin salgılanır. Melatonin bedenin biyolojik saatini koruyup, Biyoritmi (sirkadyan ritm) belirler. Melatonin salgılayan Pineolasit hücreleri ışığa duyarlıdır. Elektromanyetik dalga yoğunluğu arttıkça melatonin salgılanması azalır. Melatoninin yaşamı besleyici, bağışıklığı güçlendirici, yaşlanmayı geciktirici, kansere karşı koruyucu etkisi vardır. Bu nedenle lösemi ve diğer kansere yakalananların kesinlikle karanlık ortamlarda yatırılmaları önerilir. Melatonin, kişiden kişiye değişse de yaklaşık olarak 23:00 ile 05:00 saatleri arasında salgılanır. 23.00-05.00 saatleri arasında, karanlık ve elektronik aletlerin ve bitkilerin olmadığı odada uyumak önerilir. Yani doğamızda güneş ile uyum içindeyiz ve gece 2 de yatıp saat 10 da uyanıyorsak, aslında 2-3 saat uyumuş sayılırız. Erken yatıp erken kalkın. Yatmadan önce son 1 saatte cep telefonu, tablet, televizyon veya bilgisayar gibi akıllı ekranlarla temas etmeyin. Bedeniniz onları güneş ışığı gibi algıladığından melatonin salgılamayacaktr. Dahası izlediğiniz herşey bilinçaltında çalışma başlatacak ve sabah hiç dinlenmemiş olarak kalkacaksınız. Bedeniniz kendini onaramamış ve yenileyememiş olacak, bağışıklık sisteminiz düşük çalışacaktır.

Gevşemeyi sağlayabilmek

Vücudumuzda otomatik olarak çalışan ve kontrolümüze gerek olmaksızın bedenimizdeki kas ve iskelet sistemi yani bilicimizle çalıştırdığımız eylemlerin dışındaki herşeyden sorumlu bir sinir sistemimiz daha vardır. Otonom sinir sistemi iki halden birine gidip gelen bir denge ile çalışır. Sempatik sistem uyanıklığı ve yaşamın devamını sağlamak için dış dünyadan gelebilecek tehlikelere karşı insanın karşı koyma gücüdür. Parasempatik Sistem bedenindinlenme ve gevşeme sırasında etkili olan sistemidir, Beyin ve beden, kendiliğinden devreye giren buiki farklı sinir sisteminin etkisi altındadır. Otonom sinir sistemi aşırı uyarılmış ve bunu dengeleyemeyen kişide; sürekli zihin aktivasyonu, bedensel gerginlik, somatik bulgular (kabızlık, taşikardi…), uykuya dalmada güçlük, kaygı, korku, anksiyete vs gelişir.

Dengelemek için;

Kendine odaklanma – kendiyle baş başa kalma, O anda olana odaklanma, doğadaki güzellikleri izleme, gün doğumunu-batımını izleme, dokunma, Otojenik eğitim öğrenme, yoga yapma, nefes teknikleri vs. gibi gevşeme yöntemlerini uygulama, nefesi dengeleme vs gibi çalışmalar çok yararlıdır.

Nefesiniz gözlemlemek ve dengeli nefes almak çok önemlidir. Yaşam bir nefes ile başlıyor ve son nefesi vermekle de son buluyor. Bu bağın Bra Türkçe adı: Sol-ug ve Bra Anna, birçok dilde ruh ve nefes için aynı sözcükler kullanılır. İngilizcesi “soul”, Sankristçesi “Prana”dır. Bilinç yolculuğunu yaşam gücü ile birlikte Soluk ile yapar. Tasavvufta “nefes ruhu taşır“ denir. Daha derin nefesler aldıkça bilincimiz yüzeydeki çokluk ve düzensizlikten , içerdeki sessizlik ve sakinliğe doğru hareket eder. Belirli bir düzen içinde alınan nefes ile kalp atışları, solunum hareketleri ve beyin dalgaları uyum içine girer. Uyum içinde olmaya başlayınca fizik beden ile fizik çevre arasında uyum gelişir. Nefesi doğru verebilme beden ve zihni dinlendirir, rahatlatır ve güçlendirir. Yetersiz oksijenlenme nemli bir sorundur. Psikolojik nedenlerle derin nefes alamamak, uzun süre hava kirliliğine maruz kalma, sigara içme, hareketsiz yaşam, yetersiz egzersiz, akciğer ve kalp-damar hastalıkları, canlılıklarını yitirmiş gıdalar (fazla pişirilmiş, işlem görmüş, konserve gıdalarda oksijen tükenmiştir) önemli sebeplerdir. Çok çeşitli ve binlerce yıldır var olan nefes terapileri vardır. (Ayurvedik nefesler, İbni Sina Tıbbının önleyici, yenileyici ve tedavi edici nefesleri vb.)

Tüm gevşeme yöntemleri öncelikle nefesi düzeltmektedir. (Yoga, Otojenik eğitim vs.) Yetersiz ve seri nefes alış verişi yapan hemen herkes duygusal tıkanıklıklara sahiptir. Duygusal tıkanıklıklar bedende gösterilebilmekte ve nefes ile düzeltilebilmektedir. Derin ve yavaş soluma hastalıkları önler ve tedavi edebilir.

Sağlıklı beslenme

Yalancı yemek yiyorsanız, doymazsınız. Aldığımız besinlerin besin değeri giderek azalıyor. Besinlerle sadece besin almıyoruz. Çeşitli kimyasallar ve mikroorganizlar da alınıyor. Beden aldığı bu toksik maddelerden arınmaya çalıştıkça hastalıklara yatkın olur. Bedenin kendini iyileştirme, yeniden dengeye gelme çabası hastalıkları oluşturur.

Beslenme ile ilgili yaşam enerjimizi düşürücü etmenler nelerdir? Asidik beslenme (unlar, etler, süt ve süt ürünleri vb) antibiyotikler (florayı bozar) alkol, kahve, sigara (güçlü bağırsak irritanları), parazitli gıdalar, gıdalardaki kimyasallar, enzimeksiklikleri (çölyak hastalığı, laktoz intoleransına bağlı laktoz eksikliği) antienflamatuar ilaçlar (ASA, ibuprofen, indomethacin vb.), reçete edilmiş kortikosteroidler (prednisone vb), yüksek rafine karbonhidrat beslenmesi ( şekerli, rafine unlu gıdalar, hazır içecekler), reçete edilmiş hormonlar (bazı doğum kontrol hapları vb.) depolanmış hububattaki, rafine şekerlerdeki vs. mikotoksinler sık karşılaşılan nedenlerdir.

Fiziksel bedenimizi sağlıklı tutmak için onu iyi izlememiz, alkali beslenmenizi sağlayacak iyi tarım ürünü sebze ve meyvelerden bol tüketmeye gayret edip, et, alkol ve şekerli gıdalar tüketmekten, bozucu etmenlerden, sağlıksız gıdalardan, yaşam tarzından uzak durmamız, arınma yapmamız, detoks süreçlerini izlememiz (arınma diyetleri, masaj, sauna, hamam gibi terleme yöntemleri vs.), içimize aldığımız her şeyi iyi irdelememiz gerekiyor.

Yeterli ve sağlıklı su tüketimi

Su yüksek derecede strüktürlü bir yapıya sahip. Bu strüktürlerden dolayı vücudumuzdaki benzer titreşimleri içererek ve ağır metal tortularını bile sökebilir. Günlük ihtiyacınız 2 Ltr. dir. Doğadan bir kaynak bulup içmek en iyisi, kimyasal analizinin yapıldığı doğal suları için. Gıdaları özümlememiz için bu değerin kan değerimize en yakın olması daha uygun. Taze meyve, sebzesuyu yüzey gerilimi kanımızın değerine çok yakındır. Kendinize böyle sular hazırlayın.

Topraklanma

Yeryüzünün manyetik alanı ile hem frekans hem de faz bakımından bağlantı kurma eylemidir. İnsanın da elektriksel ve elektromanyetik bir varlık olduğu düşünüldüğünde bunu anlamamız kolaylaşır. Topraklanma endokrin ve sinir sistemlerini dengeler. Ağrıyı azaltır, uykuyu dengeler, psikolojik durumda düzelmeye yardım eder. Çünkü topraklanma ile vücuttan doğal ağrı kesiciler olan endorfinlerin salınımının arttığı, enfeksiyonlar ile mücadele eden sistemlerin canlandığı, seretonin üretiminde artış olduğu gösterilmiştir. Yani doğada yürüyüşe çıkmak, sizin yaşam enerjinizi güçlendirecektir.

Topraklanma yüksek tansiyon, aritmi, artrit vs gibi pek çok kronik sorunda semptom azalması sağlar. Dışarı çıkamadığınızda evde de topraklanma sağlayabilirsiniz, bunu öğrenin. En iyisi dışarıda toprağa basarak topraklanmaktır.

Duygusal iyileşme

Dünyaya gelirken bize özgü birgenetik duygusal profilimiz vardır. Büyümek bir travmadır ve “beden unutmaz.” Bu acı bedenlerle ilişkiler kurar ve hayatı öyle algılarız. Algılarımız etkilenmiştir. Algıladıklarımızı gerçek sanırız. Bizim nedensiz duygu ya da hislerimiz gerçekte biz ve hayatımız hakkında ne olup bittiğini gösterir. İhmal edilmiş ya da baskılanmış duygularımız gitmezler, başka bir yolla kendilerini gösterirler. Bedeninin ve duygularının farkındalığında olmak, bunları mutlak gerçeklik olarak almadan izlemek, acı hissettiğimizde onun bize söylemeye çalıştığı şeyi anlamaya çalışmak, baskılamadan, olduğu gibi kabul etmek, duygularımızı yaşamak özellikle acılı olanları, ruhumuzun gerçeği söyleyen yanına ulaşmamıza yardım eder.

Eğer kendinizi duygusal süreçler ile ilgili takılıp kalmış olduğunuzu hissediyor iseniz Psikoterapi yardım edebilir. Terapiler “yargılayan” otoritenin yerine kişinin kendi “içsel” otoritesini geçirmeyi hedefler. Kendimizin “hayatımızın kahramanı” olmamızı destekler. Nefes terapisi, beden hareketleri, beden farkındalıkları terapileri vardır. Somatik terapiler düşünce ve duyguların fiziksel beden yoluyla işlenmesidir. Psikodinamik terapi ve psikodramada bedende bütünün ortaya çıkardığı bulgularla çalışılır. Aile Dizimi/sistemik dizilim sizde izi süren ailesel /atasal kökeni olan sorunları çözmenize ve aile geçmişini iyileştirerek çocuklarınızda devam etmesini engelleyen bir terapidir. Dahası sistemik dizimler sizin de beden zihin ve ruhsal dengenizi anlamaya yarayan bir yöntemdir.

Ayrıca

Hikayelerimizi anlatmak , yazmak iyileştiricidir.

Ve duygular bulaşıcıdır.

Etrafınıza size dönmesini arzu edeceğiniz enerjiler yayın.

Olumsuz etkilendiğiniz durum kişi ve olayları çözün ya da uzak durun,

İnsan beyni seyrettiği ve yaşadığına aynı tepkiyi verir. İzlediğinizi seçerek izleyin.

Olumlu ve yapıcı olana odaklanın, farkedin ve değiştirin,

Zihinsel iyileşme

Düşüncelerimizi de gözlemek ve farkında olmak gerek. Günde aklımızdan 60 bin ile 80 bin arası düşünce geçer. Beynimiz saniyede 2000 bit veri işler. Geçmiş ya da gelecekle meşgulüzdür. Şu anda olana odaklanmamız gerek. Düşündüklerimiz ya da hissettiklerimizi gözlemek kendimizi onlar sanmaktan kurtarır. Gün içinde sessiz, gözlemci olduğunuz zamanlar yaratın.Gecenin son 60 dak. en azından 20 dakikasını gevşemeye ayırın, Yüksek zihinsel konsantrasyon görevlerinin kesintiye uğramasını azaltın, E mail ile sesli mesajları günün belli zamanlarında yanıtlayın. İbadetlerinizi ve veya meditasyonunuzuyapın, içe dönüp, kendinizin zihninizden daha fazlası olduğunuzu hatırlayın. Sürekli zihinde olmak korku ve panik yaratan ve sürekli hayatta kalmaya ve kontrol edebilmeye dair faaliyetlere yöneltir. Oysa medyanın dışında kendinize almış olduğunuz bir romanı okumak, şiir, müzik, sevdiklerimizle sohbet ve olumlu ve yaratıcı tahayyüller imgelemek, yazmak, çizmek yararlı ve keyifli olacaktır.

Ruhsal iyileşme

Ruhsal enerji kendimizde bulduğumuz ama aynı zamanda bizim ötemize uzanan enerjidir. Hayatın daha farklı görünümlerini deneyimlerken yoğun hissederiz. Bir bebek doğduğunda ya da bir sevdiğimiz öldüğünde onunla vedalaşırken, neşe ya da yastan kendimizden geçtiğimizde, dua ederken ya da meditasyon yaparken, gün batımını izlerken, bir çiçeği koklarken hissettiğimiz meta duygular, insan olduğumuzu bize hatırlatan anlar vardır. İlk kez ailemizde, sosyal yapı ya da kollektif düşüncelerle deneyimlemişizdir. Korona zamanlarında ninesi ile karantinaya giren genç adamın haberini okuduğumuzda ve ikisinin de sağ salim oradan çıktığını; aniden sevgisi bize de ulaşıverir. İnsan olarak başımıza gelenlerin değil, onlara verdiğimiz yanıtın bizi daha güçlü kıldığını hissederiz. Koronadan karantina altına alınmış gemideki hastalara Küba davet gönderdiğindekidayanışma içimize olumlu duygular serper. Bu nedenle zorluklarda güzellik ve iyiliklere odaklanın, bu tür haberleri yayın ve çoğaltın. Neye dikkatimizi veriyor isek onu çoğaltıyoruz. Dışarıda gördüğümüz aslında içimzde olanın bir yansıması ve şimdi yeni bir yaşamı küresel olarak yeniden üretebilme şansımız her zamankinden daha da fazla..

Bazıları verilen yapı ile uyumlu titreşime girer, bazıları yaşamı tamamıyla ve içten yaşamak için yapıyı sorgular, siz sorgulayıcı olun ve dönüştürün, buna kendinizden başlayın. İçerisi nasılsa , dışarısı öyledir. Enerjimiz sürekli kayıtta ve yenileniyor. 

Son olarak basitçe özetlersek;

Kendinle bağlantı kur

Sabahları uyanınca aynada kendine bak, doğduğundan beri seninle olan aynı farkındalığı hisset. Bedeninin , duygu ve düşünceleriniz değişti ama değişmeyen bir sen var. Bu sağlam çekirdek, içsel gücün ve desteğinin temelidir. Korona endişesi ile elini yıkarken suyu hisset, nasıl yıkadığını? sabunun kayışını, suyun sıcaklığını, yerdeki ayağını, etrafındakileri, sesleri ve kokuları ve kendinde o sırada var olan duygunla bağlantı kur.

Seni hayata anlamlı ve derin bir şekilde bağlayan andaki deneyimini hisset, sıklıkla şimdiyi hisset. Gevşer ve canlanırsın, Geçmiş ve gelecek yoktur. Geçmişe takılmak üzüntü, gelecekte yaşamak ise kaygı oluşturur. Senin kontrolü aldığın duygusu kaygını azaltır. Oysa yaşamı kontrol ederek yaşayamazsın. Sana çekici gelen bir şey olduğunda hisset. Bedenin bilecektir, bu sezgidir. Sezgilerini izleyerek yaşa, özüne daha yakın olursun.

Amacınla bağlantı kur

En derin değer ve amaçların beyninde değil kalbindedir. Sabahları kalkmana neden olan şey budur. Seni hayat için ne heyecanlandırıyor? Ruhuna değen nedir?

İç Sesini dinlediğinde hata yapmazsın. Yaşamda gerçek amacını bulup, kendi yolunu izle. O zaman huzurlu, hafif ve enerjik hissedeceksin.

Doğa ile bağlantı kur.

Büyük bir kozmozun bir parçasısın. Bedeninle sınırlı değilsin. Çevre seni etkiliyor ve sen de çevreyi. Doğal ritminle bağlanmak için doğada ol.

Merkezini bul. Kendinle bağlantı kur. TV, bilgisayar, diğer insanlar merkezini kaybetmene neden olur, onlardan uzak saatler, günler yarat kendine…

Yeryüzü belirli bir frekansta titreşir. Doğada iken titreşimlerimiz doğayla uyumlu hale gelir , kendi doğal ritmini ve ahengini bulur ve bizi destekler.

Kendine sessiz bir zaman ayır doğada, kaygın azalır, ve mutluluğun, güvenlik ve bağlantıda olma duygun güçlenir. Sadece kendi küçük dünyalarımızda kalma zamanı çoktan geçti. İnsan su ile, hava ile, güneş ile, uyku ve sevgi ile şarj oluyor. Ve bunlar için bir ödeme yapmamız gerekmiyor. Üstelik insan bunları yaptığında gezegenini de korumaya başlamış oluyor…